KriptoLuis
Master
- BNB
- 0,00065850
Romeo ve Juliet, Rüzgar Gibi Geçti, Doktor Jivago gibi aşk öyküleriyle kıyaslanan Ali ve Nino, insan olma zemininde bir olmayı başarabilen iki gencin hikayesi.
1918- 1920 yıllarında Bakü’de Bolşevik Devrimi’nin arifesinde Müslüman bir Azeri genci olan Ali Han Şirvanşir ile Hristiyan Gürcü kızı Nino Kipiani, imkansız aşklarını yaşatabilmek için Doğu ile Batı arasındaki sınırı kaldırmak zorundadır.
1937’de Viyana’da ilk yayımlandığı zaman yüzyılın aşkı olarak değerlendirilen Ali ve Nino, okurunu Binbir Gece Masalları lezzetinde gizemli ve ilgi çekici bir serüvene çıkarıyor. Çünkü Ali ve Nino bir aşk hikayesinden daha fazlasıdır.
Bu roman sizi Baküye’ye, Tiflis’e, Tahran’a, tutku, savaş, devrim, şeref ve kaybedişe, dağlar ile çöllere götürüyor.
“Sıradışı bir roman…” The Ne York Times.
“Yürek parçalayıcı… Küçük, ışıltılı bir klasik…” Entertainment Weekly.
Yukarıdaki satırlar kitabın arka kapağından olduğu gibi alınmıştır.
Şimdi, henüz okumakta olduğum bu romanla ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Yazarın etkileyici bir üslubu var. Daha ilk sayfadan bunu anlayabiliyorsunuz. 1930’lu yıllarda yazılan ve klasik roman kategorisine dahil edilen bu roman, birçok klasik romanın can sıkıcı ve kasvetli havasından çok uzak. Günümüz romanları kadar rahat ve keyifle okunabiliyor. Elbette klasik bir roman olduğu da unutulmamalı.
Kitabın yazarına küçük bir parantez açmak istiyorum. Romanın yazarı için hayalet yazar ifadesi kullanılıyor. Kurban Said gerçek bir isim değil. Romanın yazarının takma ismi. Yazarın gerçek kimliği tam olarak bilinmemekle birlikte, bu konuda yapılan araştırmalar 3 isim üzerinde yoğunlaşıyor. Kesin olmamakla birlikte Kurban Said'in Lev Naussimbaum ismini alarak musevi olan Essad Bey veya Essad Bey ismini kullanan bir Yahudi olduğu şeklinde.
Romanda, kısmen daha özgürlükçü batı hayat anlayışı ile daha gelenekçi doğu kültürü arasında bir çatışma söz konusu. Bu çatışmayı, Ali ve Nino arasındaki aşk üzerinden gözlemleyebiliyoruz.
Komünist rejime geçilmeden önce bile Rusların, Kafkas halklarını asimile etme çabalarını görüyoruz. Bunu, devrimden önce daha ılımlı bir şekilde yapmaya çalıştıklarını fark edebilirsiniz bu romanda.
Romanda yazar, Bakülü petrol zenginleri üzerinden çok güzel kapitalizm eleştirisi yapıyor. Para ve itibar sahibi ailelerin savaş zamanında bile, ülkelerinden önce kendilerini düşünmelerini, onlar için kullandığı tabirler ile gerçekten çok iyi özetliyor.
Batum'a geziye giden bir öğretmen arkadaşım, orada Ali ve Nino'nun heykelleri olduğundan bahsetmişti. Bu, gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenilmiş bir roman aynı zamanda.
Böyle keyifle okunabilen bir klasiği, A101’den 4,90 TL’ye aldığımı söylemekten de ayrıca mutluluk duyuyorum 😎😉🙂
1918- 1920 yıllarında Bakü’de Bolşevik Devrimi’nin arifesinde Müslüman bir Azeri genci olan Ali Han Şirvanşir ile Hristiyan Gürcü kızı Nino Kipiani, imkansız aşklarını yaşatabilmek için Doğu ile Batı arasındaki sınırı kaldırmak zorundadır.
1937’de Viyana’da ilk yayımlandığı zaman yüzyılın aşkı olarak değerlendirilen Ali ve Nino, okurunu Binbir Gece Masalları lezzetinde gizemli ve ilgi çekici bir serüvene çıkarıyor. Çünkü Ali ve Nino bir aşk hikayesinden daha fazlasıdır.
Bu roman sizi Baküye’ye, Tiflis’e, Tahran’a, tutku, savaş, devrim, şeref ve kaybedişe, dağlar ile çöllere götürüyor.
“Sıradışı bir roman…” The Ne York Times.
“Yürek parçalayıcı… Küçük, ışıltılı bir klasik…” Entertainment Weekly.
Yukarıdaki satırlar kitabın arka kapağından olduğu gibi alınmıştır.
Şimdi, henüz okumakta olduğum bu romanla ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Yazarın etkileyici bir üslubu var. Daha ilk sayfadan bunu anlayabiliyorsunuz. 1930’lu yıllarda yazılan ve klasik roman kategorisine dahil edilen bu roman, birçok klasik romanın can sıkıcı ve kasvetli havasından çok uzak. Günümüz romanları kadar rahat ve keyifle okunabiliyor. Elbette klasik bir roman olduğu da unutulmamalı.
Kitabın yazarına küçük bir parantez açmak istiyorum. Romanın yazarı için hayalet yazar ifadesi kullanılıyor. Kurban Said gerçek bir isim değil. Romanın yazarının takma ismi. Yazarın gerçek kimliği tam olarak bilinmemekle birlikte, bu konuda yapılan araştırmalar 3 isim üzerinde yoğunlaşıyor. Kesin olmamakla birlikte Kurban Said'in Lev Naussimbaum ismini alarak musevi olan Essad Bey veya Essad Bey ismini kullanan bir Yahudi olduğu şeklinde.
Romanda, kısmen daha özgürlükçü batı hayat anlayışı ile daha gelenekçi doğu kültürü arasında bir çatışma söz konusu. Bu çatışmayı, Ali ve Nino arasındaki aşk üzerinden gözlemleyebiliyoruz.
Komünist rejime geçilmeden önce bile Rusların, Kafkas halklarını asimile etme çabalarını görüyoruz. Bunu, devrimden önce daha ılımlı bir şekilde yapmaya çalıştıklarını fark edebilirsiniz bu romanda.
Romanda yazar, Bakülü petrol zenginleri üzerinden çok güzel kapitalizm eleştirisi yapıyor. Para ve itibar sahibi ailelerin savaş zamanında bile, ülkelerinden önce kendilerini düşünmelerini, onlar için kullandığı tabirler ile gerçekten çok iyi özetliyor.
Batum'a geziye giden bir öğretmen arkadaşım, orada Ali ve Nino'nun heykelleri olduğundan bahsetmişti. Bu, gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenilmiş bir roman aynı zamanda.
Böyle keyifle okunabilen bir klasiği, A101’den 4,90 TL’ye aldığımı söylemekten de ayrıca mutluluk duyuyorum 😎😉🙂