KriptoLuis
Master
- BNB
- 0,00065750
Oyun Teorisi, Bitcoin'in Vereceği Yaşam Savaşında Ne Denli Etkili?
Bitcoin’in ana benimsenmesinin tamamlanmasının ne zaman gerçekleşeceği, hatta gerçekleşmeme ihtimali üzerine tartışmalar dünyada halen yapılıyor. Bitcoin, birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da kripto para piyasasına öncülük ediyor. Yani, mevcut konjonktürde Bitcoin’in benimsenmemesi ancak diğer kripto paraların benimsenmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bitcoin varsa diğerleri de var, Bitcoin yoksa diğerleri de yok. Ya bir ya hiç durumu yani.
Kripto para topluluğundaki hemen herkes bunun gerçekleşmeme ihtimalinin olmadığını, hatta çoktan gerçekleştiğini savunabilir. Bu fikir, anlayışla karşılanması gereken bir fikir çünkü hiç kimse ateşli savunucusu olduğu bir spor takımının şampiyon olmayacağını daha da kötüsü küme düşeceğini düşünmek istemez.
Ancak, bu ana benimsenmenin henüz gerçekleşmediğini kripto topluluğunun kabul etmesi gereken apaçık ortada duran bir gerçek olduğunu da anlamamız gerekiyor. Bitcoin’in piyasa değeri hala 1 trilyon dolar civarında yanlış hatırlamıyorsam. Hatta bu rakam, piyasa en son kırmızıya bulandığında 1 trilyon doların tekrar altına inmişti. Nasdaq 500 şirketlerinin değerlerini göz önünde bulundurduğumuzda Bitcoin henüz devede kulak kalıyor piyasa değeri bakımından. Yani dünyadaki ticaret hacminin çok küçük bir bölümünü işgal ediyor şimdilik.
Çin’in yasakçı tavrı ve büyük şirketlerin açıktan yatırım yapmamış olmaları ana akım benimsenmenin hala gerçekleşmediğinin bazı kanıtları kısaca.
Mevcut durumu kısaca özetledikten sonra, gelelim asıl konumuza. Aslında bahsedeceğim şey, Bitcoin’in ana benimsenmesi konusunda topluluğun içini ferahlatacak bilimsel bir yaklaşım. Arkanıza yaslanıp sindire sindire okumanızı tavsiye ediyorum. Çay ya da kahve eşliğinde olması tercihimdir zira uzun bir yazı olabilir. 🙂
Şimdi siz, Bitcoin ana akım benimsenmesi için uzun uzadıya konuşmaya ne gerek var, illa ki gerçekleşecek, bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa 5 yıl sonra diye düşünebilirsiniz. Ben, bu benimsenmenin gerçekleşme ihtimalinin kuvvetli olduğuna dair bilimsel yaklaşımları görmezden gelmememiz gerektiğine inanıyorum çünkü bunu bilmek anlamamızı kolaylaştıracak. Bilmek ve anlamak, işte bütün mesele bu.
Bugün okuduğum bir makale de bilimsel bir teorinin piyasalar üzerindeki etkisinden bahsediliyordu. Matematik dahileri tarafından geliştirilen bu teori, insan psikolojisinin pazara olan yansımalarını hesaplamak için de kullanılan bir teori ve gerçekten de ilgi çekici olduğunu söylemeliyim.
Bu teori uluslararası ilişkilerde büyük devletlerin birbiriyle olan etkileşimlerini anlamak için de kullanılan bayağı yaygın ve kullanışlı diyebileceğimiz bir teori esasında.
Teorimizin adı “Oyun Teorisi.”
Kısaca, strateji hazırlarken belirleyici olan, aynı zamanda insanların karar verme mekanizmalarını çözümleyebilme, dahası yönlendirebilme konusunda başarılı matematiksel temellere dayanan bir teori. Bir kişinin vereceği kararın diğer kişilerin vereceği karara bağlı olması durumu bu teorinin devreye girmesine sebep oluyor.
Bu teorinin ortaya çıkmasında etkin rol oynayan bilim adamlarından biri matematik dehası John Nash. 2000’li yıllarda hayatı sinemaya uyarlanmıştı. Kaçık matematik dehasını Rusell Crowe’nin canlandırdığı “Akıl Oyunları” filminde izleme şansı bulmuştuk. Diğer matematikçi bilim adamı John von Neumann idi. Teoriye katkı sağlayan, iki matematikçi dışında bir de ekonomist Oskar Morgenstern var.
Oyun teorisinin Bitcoin üzerindeki etkilerine göz atmadan önce, bu teorini nasıl çalıştığını bir örnekle açıklamaya çalışayım. Bu örnek, literatürde “Tutuklunun İkilemi” diye geçiyor.
Beraber bir şuç işlediklerinden şüphelenilen ama ortada aleyhlerinde kanıt olmayan 2 zanlının ifade verdiğini düşünelim. Bu iki zanlı ayrı ayrı ifade veriyor. Birinci zanlıya Z1, ikincisine de Z2 diyelim.
İki zanlınında önünde 2 seçenekten oluşan basit bir seçim ve bu seçimlerin de yine 2 basit sonucu varmış gibi görünüyor. Ya suçlarını itiraf edecekler ya da inkar. Oyun teorisine göre, adamların yapacağı seçimler ortaya 4 farklı sonuç çıkartabilir.
Şöyle ki, Z1 ve Z2 suçsuz olduğunu ya da suçlu olduğunu söyleyebilir. Z1 itiraf ederken Z2 inkar edebilir veya bunun tam tersi söz konusu olabilir. Farklı sonuçlar zanlıların alacakları cezaların da farklı olmasına sebep olabilir. 2 zanlı da suçunu itiraf ederse 1’er yıl ceza alacak. Z1 itiraf ettiği için ceza indiriminden faydalanıp 6 ay, Z2 ise inkar ettiği için 3 yıl ceza alabilir (Bu durum, sorgu esnasında zanlılara açıklanır). Ancak, 2 zanlı da suçsuz olduğunu iddia ederse hiç ceza almayacaklardır.
Burada bir ikilem söz konusudur çünkü her iki zanlı da sadece kendi kararına göre bir sonuçla karşılaşmayacak diğerinin vereceği kararında etkisinde olacaktır. Bu durumda her iki zanlı da diğerinin nasıl bir karar vereceğini hesaplamak durumunda kalacaktır.
İşte oyun teorisine göre, insanın kendini düşünme refleksi devreye girer ve her ikisi de itiraf ederek 1’er yıl ceza alır.
Şimdi, oyun teorisinin ne olduğunu anladığımıza göre gelin birlikte bunun Bitcoin üzerindeki etkilerini değerlendirelim.
Bitcoin Oyunu Nasıl Oynanacak?
Çin ve ABD gibi büyük ülkelerin başkanlarının yukarıda verdiğim örnekteki zanlılar olduğunu düşünün. Elbette burada ülke sayısını çoğaltarak durumu biraz daha karmaşık hale getirebiliriz ama sonuç yine oyun teorisini kapsamında kalacaktır.
Eğer Çin bugün yaptığı gibi, Bitcoin’i inkar etmeye devam ederse aslında zararlı çıkacak. Çünkü ABD dahil diğer tüm ülkeler Bitcoin’i yasaklamadığı sürece ortaya çıkan sonuçlar Çin’in aleyhine olacaktır. Bitcoin, mevcut ekonomik konjonktürde ülkeler için karlı bir yatırım aracıdır. Diğer ülkeler Bitcoin’in nimetlerinden yararlanırken Çin inkar ettiği için zarar görme potansiyeli yüksektir.
Oyun teorisine göre, burada bir risk var. O da, tüm büyük ülkelerin Bitcoin teknolojisini yasaklamaları. Ancak, yine de tutuklu ikileminin tam olarak geçersiz olabilmesi için dünyadaki 200’e yakın ülkenin Bitcoin’i yasaklaması gerekiyor. Gerçekleşse dahi, el altından bu işin sürme olasılığı mevcut. Topyekün yasaklama gerçekleşmediği sürece, yani Bitcoin’i yasaklamayan ülkeler var olduğu sürece Bitcoin ana benimsenmesinin önü her zaman açık olacak. Elbette, büyük ülkelerin inkar etmesi işi zorlaştıracak hatta uzatacaktır ama nihayetinde karlı çıkan yine kabul eden ülkeler olacaktır.
Oyun teorisine göre, her zaman en karlı seçenek tercih edilir. El Salvador küçük bir ülke olsa bile, şimdiden Bitcoin'in nimetlerinden faydalanmaya başladı ve O'nu izleyecek bir sürü ülke olacaktır. Ayrıca, geleceğin ekonomisinin de kripto paralar üzerine inşa edileceğini savunan sayısız ekonomi uzmanı mevcut.
Diğer taraftan ABD, kripto para düzenlemelerine hız verdi. Bu piyasayı kontrol ederek toplayacağı vergilerden ciddi kazançlar elde etmeyi planlıyor. Her hangi bir ülkenin kripto para piyasası üzerinde tam kontrol sağlaması pek de olası görünmüyor. Merkezi piyasalar üzerinde baskı kursalar dahi, merkezi olmayan piyasalar yüklü yatırımı olan kullanıcılara her zaman fırsat sunuyor. Ellerindeki yatırımın büyük bir kısmını vergi olarak ödemek istemeyen yatırımcılar şartların daha makul olduğu daha küçük ülkelere yerleşebilirler ki emin olun böyle ülkeler olacaktır. Ne kadar büyük bir ülke olursanız olun dünyanın her yerinde tam kontrol sağlamanız mümkün olmayabilir.
Üstelik, yapılan düzenlemelerde aşırıya kaçılması mevcut hükümetlerin siyasi geleceğini riske sokabilir. O yüzden, her geçen gün büyüyen kripto para topluluğu, Bitcoin’in dolayısıyle kripto paraların dünyada tamamen yasaklanacağı konusunda endişe etmemelidir. Hele ki, dünya ekonomisinin geldiği şu nokta göz önünde tutulursa. Yapılacak düzenlemelerin de yine makul ölçülerde olması hem toplumun hem de hükümetlerin yararına olacaktır.
Evet, piyasa ekonomik açıdan henüz geleneksel piyasalarla yarışacak büyüklükte olmasa da, inanın bana işlem yapan kullanıcıların sayısı düşünüldüğünde geleneksel piyasalarla gayet yarışabilir durumdadır çünkü kripto para piyasası mevcut piyasalarda işlem yapamayan insanların kullanımı için de elverişli bir pazar oldu.
Yatırım tavsiyesi değildir.