SatoshiTURK
Programmer
- BNB
- 0,01033255
Whatsapp'tan bana atılan bir resim
verdiğim alıntı bir cevap
Evin en öksüzü babalardır aslında. En yalnızı, en kimsesizi, herkese kimse olurken. Evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Dayanıp da şöyle, "güç alayım, güçsüz kaldım, elimden tut da kaldır" diyebileceği kimsesi yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır, yardım bile isteyemez, utanır. O güçsüz olamaz, o ağlayamaz. Belki ağlamak ister onların yanında, onlarla... Yapamaz! Hep kahraman olmak, güçlü olmak zorundadır. Yoksa iktidarından indirilebilir, ikdidarsız kalabilir, küçümsenebilir, erkekten bile sayılmayabilir.
Anne ya da çocuklar işsiz olabilir, kimse bunu çok görmez onlara. Ama baba işsiz olamaz. Düşünün erkek çalışır kadın ev hanımı ise sorun yok ama tersi durumda erkekten bile sayılmaz. Evin geçimini karşılamak zorundadır, hem de şartlar ne olursa olsun.
Hem toplumda hem de aile de hep annelik yüceltilir, onun yanına ayıp olmasın diye babalık da eklenir. Anneler gününün bütün ihtişamına, şatafatına, her yerde vurgulanması ve insanları harekete geçirmesine rağmen, babalar günü unutulur, ya da babalar gününde anımsanır ve öylesine geçiştirilir. Annelerle ilgili binlerce yazı, şiir, şarkı varken babalar için sizce kaç tane vardır?
Evin en yalnızıdır aslında. Bu yüzden en son babalar duymaz mı? Ya saklanır, ya yalan söylenir ya da paylaşma gereği duyulmaz. Bunda elbet hoşgörüsü az, soğuk davranan babanın da suçu ve bu duruma katkısı vardır ama toplumda bu öğretilmiştir ona. Belki çocuklarıyla yakınlaşmak ister ama malum ataerkil kurallar, erkek olmak, baba olmak, toplum baskısı, utanç duygusu buna engel olur. Ne sevdiğini gösterebilir ne de sevilmek istediğini...
Babanın aile de en sevdiği birey kadınıdır, eşidir. Eşinin ise en sevdiği çocuklarıdır, kendisi değil. En büyük aşk evliliklerinde bile, sevgilisi doğum yaptığında bir anda artık kadını artık sevgilisi değil, anne olur. Kadının kendine biçtiği en büyük rolü annelik olur .
Baba en çok anneyi sever, anne en çok yavrusunu sever, yavrusu ise en çok eşini sever, eşi ise en çok yavrusunu sever. Bu böyle devam eder durur, doğanın kanunu gereği.
Bir yeri acıyan çocuğun hiç babam dediğini duydunuz mu? Babası yanındayken bile anam demez mi?
Evin şerefini, evin namusun, güvenliğini korumak zorundadır. Çok ağır bir yüktür bu. Oğlunun ilk kahramanı olan baba zamanla yitirir bu duyguyu. Kızının ilk aşkı kendisi olsa da, büyüyünce kızı artık aldatır babasını ve başka gençlere kayar gönlü. Babasına bin bir naz yapan, o kız ise sevgilisinin, eşine karşı çok daha müsamahakardır. En acısı ise yıllarca gözünden bile koruduğu o güzeller güzeli kızını, gözbebeğini gelir adamın biri alır elinden, gözünden sakladığını başka gözlere verir. Değil birinin ona dokunması yan gözle bile bakmasına dayanamayan baba, teslim eder bir başkasına kendi elleriyle. Üstelik bir de düğün dernek yapmak zorundadır, oynamak zorunda kalır sanki eğlenirmiş gibi.
Batan gemiyi en son terk eden baba iken, uçan bir balonda, fazla ağırlıkların atılması aksi halde balonun düşme ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi babadır.
“Ağlarsa analar ağlar derlerdi ya, annelerin gözyaşlarını görebilirsiniz ama babaların gözyaşlarını asla. Bu onların ağlamadıklarını göstermez, onlar sadece yürekten ağlar”
"Murat Üstün"
Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır!
Babalar yalnızdır, babalar kalabalığın içinde de yalnızdır.
Erkek olmak çok zordur, baba olmak ise imkansız!
(Eli öpülesi, baş tacı bu asil insanların, BABALARIN ve elbette ki dünyanın en değerli varlıkları ANNELERİN değerini yaşarken bilmek ve onları Dünyanın en değerli varlıkları olduğunu hissettirmek, saygıda kusur etmemek, onları mutlu etmek bir insanın bu dünyadaki en önemli, en birincil görevi ve zevki olmalı. Henüz kaybetmeden... Velisini kaybedenler ise onlara layık asil bir evlat olmalı, çok dua ile hep anmalı, onlar adına hayır işlemeli. Yaşı ilerlemiş bile olsa anne ve babasını kaybeden her birey yetim ve öksüzdür. Onlara ise sabır ve mutluluk diliyorum...)
buda burada kalsın
verdiğim alıntı bir cevap
Evin en öksüzü babalardır aslında. En yalnızı, en kimsesizi, herkese kimse olurken. Evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Dayanıp da şöyle, "güç alayım, güçsüz kaldım, elimden tut da kaldır" diyebileceği kimsesi yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır, yardım bile isteyemez, utanır. O güçsüz olamaz, o ağlayamaz. Belki ağlamak ister onların yanında, onlarla... Yapamaz! Hep kahraman olmak, güçlü olmak zorundadır. Yoksa iktidarından indirilebilir, ikdidarsız kalabilir, küçümsenebilir, erkekten bile sayılmayabilir.
Anne ya da çocuklar işsiz olabilir, kimse bunu çok görmez onlara. Ama baba işsiz olamaz. Düşünün erkek çalışır kadın ev hanımı ise sorun yok ama tersi durumda erkekten bile sayılmaz. Evin geçimini karşılamak zorundadır, hem de şartlar ne olursa olsun.
Hem toplumda hem de aile de hep annelik yüceltilir, onun yanına ayıp olmasın diye babalık da eklenir. Anneler gününün bütün ihtişamına, şatafatına, her yerde vurgulanması ve insanları harekete geçirmesine rağmen, babalar günü unutulur, ya da babalar gününde anımsanır ve öylesine geçiştirilir. Annelerle ilgili binlerce yazı, şiir, şarkı varken babalar için sizce kaç tane vardır?
Evin en yalnızıdır aslında. Bu yüzden en son babalar duymaz mı? Ya saklanır, ya yalan söylenir ya da paylaşma gereği duyulmaz. Bunda elbet hoşgörüsü az, soğuk davranan babanın da suçu ve bu duruma katkısı vardır ama toplumda bu öğretilmiştir ona. Belki çocuklarıyla yakınlaşmak ister ama malum ataerkil kurallar, erkek olmak, baba olmak, toplum baskısı, utanç duygusu buna engel olur. Ne sevdiğini gösterebilir ne de sevilmek istediğini...
Babanın aile de en sevdiği birey kadınıdır, eşidir. Eşinin ise en sevdiği çocuklarıdır, kendisi değil. En büyük aşk evliliklerinde bile, sevgilisi doğum yaptığında bir anda artık kadını artık sevgilisi değil, anne olur. Kadının kendine biçtiği en büyük rolü annelik olur .
Baba en çok anneyi sever, anne en çok yavrusunu sever, yavrusu ise en çok eşini sever, eşi ise en çok yavrusunu sever. Bu böyle devam eder durur, doğanın kanunu gereği.
Bir yeri acıyan çocuğun hiç babam dediğini duydunuz mu? Babası yanındayken bile anam demez mi?
Evin şerefini, evin namusun, güvenliğini korumak zorundadır. Çok ağır bir yüktür bu. Oğlunun ilk kahramanı olan baba zamanla yitirir bu duyguyu. Kızının ilk aşkı kendisi olsa da, büyüyünce kızı artık aldatır babasını ve başka gençlere kayar gönlü. Babasına bin bir naz yapan, o kız ise sevgilisinin, eşine karşı çok daha müsamahakardır. En acısı ise yıllarca gözünden bile koruduğu o güzeller güzeli kızını, gözbebeğini gelir adamın biri alır elinden, gözünden sakladığını başka gözlere verir. Değil birinin ona dokunması yan gözle bile bakmasına dayanamayan baba, teslim eder bir başkasına kendi elleriyle. Üstelik bir de düğün dernek yapmak zorundadır, oynamak zorunda kalır sanki eğlenirmiş gibi.
Batan gemiyi en son terk eden baba iken, uçan bir balonda, fazla ağırlıkların atılması aksi halde balonun düşme ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi babadır.
“Ağlarsa analar ağlar derlerdi ya, annelerin gözyaşlarını görebilirsiniz ama babaların gözyaşlarını asla. Bu onların ağlamadıklarını göstermez, onlar sadece yürekten ağlar”
"Murat Üstün"
Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır!
Babalar yalnızdır, babalar kalabalığın içinde de yalnızdır.
Erkek olmak çok zordur, baba olmak ise imkansız!
(Eli öpülesi, baş tacı bu asil insanların, BABALARIN ve elbette ki dünyanın en değerli varlıkları ANNELERİN değerini yaşarken bilmek ve onları Dünyanın en değerli varlıkları olduğunu hissettirmek, saygıda kusur etmemek, onları mutlu etmek bir insanın bu dünyadaki en önemli, en birincil görevi ve zevki olmalı. Henüz kaybetmeden... Velisini kaybedenler ise onlara layık asil bir evlat olmalı, çok dua ile hep anmalı, onlar adına hayır işlemeli. Yaşı ilerlemiş bile olsa anne ve babasını kaybeden her birey yetim ve öksüzdür. Onlara ise sabır ve mutluluk diliyorum...)
buda burada kalsın