Hadi Uğur
Hodler
- BNB
- 0,00000450
1- VAN KALESİ
Van Kalesi, Urartu Krallığı tarafından kütle halindeki taştan yaptırılan ve Urartu başşehri Tuşpa'yı kuş bakışı gören bir istihkam yapıdır. Van Gölü kıyısında olup, Van şehrine 5 km uzaklıkta bulunan bu kale sarp bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Yapı 1800 m uzunluğunda, 120 m genişliğinde ve 80 m yüksekliğindedir. Kale MÖ 9. yüzyılda Lutipri'nin oğlu Sarduri tarafından MÖ 840-MÖ 825 tarihleri arasında kurulmuştur.[1] Çok sayıdaki bu tür istihkamlara şimdiki Ermenistan, Türkiye ve İran'da rastlanır. Genellikle bu tür yapılar yeryüzüne çıkmış kayalarda ve yamaçların içinde yapılır. Bu tür kaleler genellikle yabancı ordulara karşı koymak için değil, bölge kontrolü için kullanılır. Van şehri eteklerindeki bu yapının harabeleri onun duvarlarının Orta Çağda yapıldığını destekler. Ayrıca bu kalenin, o zamanlarda yaşayan dev insanlar tarafından yapıldığına dair söylentiler vardır. Çünkü Van Kalesi'nin o zamanın şartlarıyla yapılmasının olanaksız olduğu düşünülmektedir.
2- AKDAMAR ADASİ VE ERMENİ KİLİSESİ
Akdamar Adası, Van Gölü üzerinde bulunan en büyük adadır ve uzunluğunun 1,5 km; genişliğinin ise 500 metre olduğu bilinmektedir. Peki, bu doğa harikası yerin ismi nereden geliyor? Akdamar Adası ile ilgili uzun yıllardır anlatılagelen bir efsane bulunmaktadır. Bu efsane nedeniyle, Van Gölü'nde yer alan 4 adadan (Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş) en bilineni, hiç şüphesiz Akdamar Adası'dır. Bu yazımızda, bir Van harikası Akdamar'ın hikâyesine yer vereceğiz. İşte âşık olduğu kadın için Van Gölü'nde can veren genç çoban ile Akdamar'ın hüzünlü hikâyesi.
İşte uzun yıllardır anlatılan bu efsaneye göre "Ah Tamar" olarak anılmaya başlayan adanın, zamanla "Ahtamara" ve son olarak da "Akdamar" olarak günümüze geldiğini düşünülmektedir.
Akdamar Adası'nın bu hüzünlü hikâyesinden sonra bir de ada üzerinde bulunan tarihi kiliseden bahsedelim. Akdamar Kilisesi'nin, bölgede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca Kral Gakik tarafından M.Ö. 915- 921 yılları arasında yaptırıldığı bilinmektedir. Kilisenin mimarı ise Mimar Keşiş Manuel'dir. Bu tarihi mekân, mimari anlamda Ermeni sanatının en değerli eseri olarak kabul edilir. Merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca şeklinde haç planında ve kırmızı kesme taş tüfleriyle inşa edilmiş olan kilise, oldukça zengin motiflere sahiptir. Tarihçi Anne R. Redgate bir kitabında, Kral Gagik'in bu kiliseyi yaptırmak için civar medeniyetlerdeki en iyi mimar ve ustaları getirdiğini yazmaktadır.
Akdamar Kilisesi, 1021 yılında Vaspurakan Krallığı yıkılınca, 1113 yılında manastıra çevrilmiştir ve manastır olmasının ardından Kutsal Haç Kilisesi olarak anılmaya başlamıştır. Ayrıca, 1895'e kadar da Ermeni Patrikliği merkezi olmuştur.
Bu özel yapının dış kısmında; dini konular, dünyevi konular, saray yaşamı, av sahneleri, insan ve hayvan figürlerinden oluşan zengin kabartma süslemeler yer almaktadır. İç kısmında ise dini konulu freskler bulunmaktadır. Tü
Van Kalesi, Urartu Krallığı tarafından kütle halindeki taştan yaptırılan ve Urartu başşehri Tuşpa'yı kuş bakışı gören bir istihkam yapıdır. Van Gölü kıyısında olup, Van şehrine 5 km uzaklıkta bulunan bu kale sarp bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Yapı 1800 m uzunluğunda, 120 m genişliğinde ve 80 m yüksekliğindedir. Kale MÖ 9. yüzyılda Lutipri'nin oğlu Sarduri tarafından MÖ 840-MÖ 825 tarihleri arasında kurulmuştur.[1] Çok sayıdaki bu tür istihkamlara şimdiki Ermenistan, Türkiye ve İran'da rastlanır. Genellikle bu tür yapılar yeryüzüne çıkmış kayalarda ve yamaçların içinde yapılır. Bu tür kaleler genellikle yabancı ordulara karşı koymak için değil, bölge kontrolü için kullanılır. Van şehri eteklerindeki bu yapının harabeleri onun duvarlarının Orta Çağda yapıldığını destekler. Ayrıca bu kalenin, o zamanlarda yaşayan dev insanlar tarafından yapıldığına dair söylentiler vardır. Çünkü Van Kalesi'nin o zamanın şartlarıyla yapılmasının olanaksız olduğu düşünülmektedir.
2- AKDAMAR ADASİ VE ERMENİ KİLİSESİ
Akdamar Adası, Van Gölü üzerinde bulunan en büyük adadır ve uzunluğunun 1,5 km; genişliğinin ise 500 metre olduğu bilinmektedir. Peki, bu doğa harikası yerin ismi nereden geliyor? Akdamar Adası ile ilgili uzun yıllardır anlatılagelen bir efsane bulunmaktadır. Bu efsane nedeniyle, Van Gölü'nde yer alan 4 adadan (Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş) en bilineni, hiç şüphesiz Akdamar Adası'dır. Bu yazımızda, bir Van harikası Akdamar'ın hikâyesine yer vereceğiz. İşte âşık olduğu kadın için Van Gölü'nde can veren genç çoban ile Akdamar'ın hüzünlü hikâyesi.
Efsaneye göre, bu adada Ermeni baş keşişin "Tamar" isminde güzeller güzeli bir kızı vardır. Adanın etrafında bulunan köylerde çobanlık yapan bir genç ise bu dünya güzeli kıza âşık olur. Genç adam, Tamar'ı görmek için her gece adaya yüzer; Tamar da karanlıkta yerini belli etmek için çobanı elinde bir fenerle bekler. Bir süre sonra Tamar'ın babası bu durumdan haberdar olur ve çok sinirlenir. Onları ayırmak için fırtınalı bir gecede eline feneri alarak adanın kıyısına iner ve fenerle sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzmesine, yorulmasına neden olur. Yüzmekten yorgun düşen çoban ise boğulur ve "Ah Tamar!" diyerek son nefesini verir. Sevdiğinin feryadını duyan Tamar da bunun üzerine kendini göle bırakır...İşte uzun yıllardır anlatılan bu efsaneye göre "Ah Tamar" olarak anılmaya başlayan adanın, zamanla "Ahtamara" ve son olarak da "Akdamar" olarak günümüze geldiğini düşünülmektedir.
Akdamar Adası'nın bu hüzünlü hikâyesinden sonra bir de ada üzerinde bulunan tarihi kiliseden bahsedelim. Akdamar Kilisesi'nin, bölgede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca Kral Gakik tarafından M.Ö. 915- 921 yılları arasında yaptırıldığı bilinmektedir. Kilisenin mimarı ise Mimar Keşiş Manuel'dir. Bu tarihi mekân, mimari anlamda Ermeni sanatının en değerli eseri olarak kabul edilir. Merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca şeklinde haç planında ve kırmızı kesme taş tüfleriyle inşa edilmiş olan kilise, oldukça zengin motiflere sahiptir. Tarihçi Anne R. Redgate bir kitabında, Kral Gagik'in bu kiliseyi yaptırmak için civar medeniyetlerdeki en iyi mimar ve ustaları getirdiğini yazmaktadır.
Akdamar Kilisesi, 1021 yılında Vaspurakan Krallığı yıkılınca, 1113 yılında manastıra çevrilmiştir ve manastır olmasının ardından Kutsal Haç Kilisesi olarak anılmaya başlamıştır. Ayrıca, 1895'e kadar da Ermeni Patrikliği merkezi olmuştur.
Bu özel yapının dış kısmında; dini konular, dünyevi konular, saray yaşamı, av sahneleri, insan ve hayvan figürlerinden oluşan zengin kabartma süslemeler yer almaktadır. İç kısmında ise dini konulu freskler bulunmaktadır. Tü