Neler yeni
Türkiye’nin Lider Kripto Para Forumu

Blockchain dünyasının Türkçe Wikipedia'sına hoş geldiniz!

Hemen ücretsiz üye olun ve kayıt olduğunuz anda coin kazanmaya başlayın. Kendi konularınızı paylaşın, diğer üyelerle etkileşim kurun ve dilediğiniz zaman coinlerinizi çekin.

Katılmak için şimdi harekete geçin!

Bu Devir Nereye Gidiyor? Gelin Satoshiturk'te Dertleşelim! +++

Merhaba arkadaşlar bir sıkıntımdan bahsetmek istiyorum. Hayatta kalabilmek için neden tek iş yetmiyor. Neden birden fazla iş yapıp bütün bu işlerin sıkıntısını çekmek zorundayız. Şu iş ev kirasını ödesin, diğer iş borçları ödesin, diğeri yaptığımız işler birikimlerime gitsin düşüncesi hakim oluyor. Ben sıkıldım artık çalışmaktan. Sizde durumlar nasıl bu devirde tek iş yapan kaç kişi kaldık.Sonumuz ne olacak.
 
Sanayi ustaları, inşaat ustaları ve benzeri meslek grupları giderek daha fazla kazandırmaya başlıyor çünkü bu alanlarda nitelikli iş gücü bulmak zorlaşıyor. Üniversite mezunu sayısının artmasıyla birlikte, beyaz yakalı meslekler için rekabet yükselirken, teknik beceri gerektiren mesleklerde ise arz azalıyor. Bu durum, usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen geleneksel mesleklerin değerini artırıyor ve bu alanda çalışan kişilere daha yüksek kazanç imkânı sunuyor.
Dolayısıyla, üniversite mezunlarının piyasadaki rekabetten sıyrılabilmesi için multidisipliner bir bakış açısıyla kendilerini geliştirmeleri ve sadece akademik bilgiye değil, pratik becerilere de odaklanmaları gerekiyor. Bu sayede, belirli bir süre sıkı çalışarak uzmanlık kazanabilir ve ilerleyen yıllarda daha rahat bir çalışma düzenine sahip olabiliriz 🙂
 
Önceden orta direk vardı şimdi direk kırıldı fakir daha fakir zengin daha zengin kişilerin aldığı maaşla yaptığı iş arasında bile adaletsizlik var ben asgari ücretle çalışıyorum benle aynı işi yapan kişiler benden 20 40 bin fazla alanı bile var oda aynı işi bende aynı işi yapıyorum ama adalet yok ikinci bir işte çalışmamda sıkıntı bir umut diye faucet sayfalarında bir bnb yapıp kalan borcumu azaltıp geçinmeye çalışıyoruz işte seneye bu zamanlarıda arayacağız yıllar bir önceki yılı aratır oldu artık fazlasıyla hemde
 
Acaba böyle bir konuyu kim açacak diye bekliyordum.

Türkiye'de uzun yıllardır sürdürülen "çalış, çabala, başarıya ulaş" öğretisi, artık geçerliliğini yitirmiş durumda. Artık başarı, yalnızca çok çalışarak değil, sistemin dayattığı adaletsizliklerle de mücadele ederek elde edilebiliyor. Türkiye'deki işsizlik, düşük yaşam standrtları, liyakatsizlik, torppil, adaletsizlik ve sistemsel yetersizlikler, bireylerin hayallerini gerçekleştirmesini nerdeyse imkansız hale getiriyor.

Çalışarak başarının elde edilebileceği inancı, artık yerini umutsuzluğa bırakmış durumda. Çoğu zaman ne kadar çalışırsanız çalışın, eğer doğru ilişkileiniz yoksa başaryia ulaşmanız neredeyse imkânsız. Sosyoekonomik durum, şans, çevre ve yandaş ilişkileri gibi faktörler, başarıyı beliliyir. Bu adaletsiz düzen, gençlerin hayellerini çalıyor. Türkiye'de liyakatsizlik ve torpill, nerdeyse normlaşmiş durumda. Hak edenin değil, ilişkileir olanın ön plana çıkığı bir sistemde, "başari" kavramı adaletsizlikle gölgeleniyor. Mülakat sistemleri tamamen çürümüç, torpil agları adil fırsatların önünü tıkamış durumda. Bu yozlaşma, sadeçe bireyleri değil, tüm toplumu çöküşe sürüklüyor.

Asgari ücret, insanlarıın temel ihtiyaclarını bile karşılamaktan uzak. İnsanlar tek bir işden kazandıklarıyla hayatta kalamıyor, ek işler yapmak zorunda kalıoyr. Bu ekonomik sıkışmışlık, hayallerin yok olmasına nedne oluyor. İnsanlar ay sonunu getirmeye çalışırken, hayal kurmaya bile firsat bulamıyor. Üstelik adaletsizlik sadece ücretlerde değil, her alanda kendini gösteriyor. Yandaşlar kollanıyor, hak edenler dışlanılyor. Bu durum, bircok insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Bazı insanlar hayellerine ulaşamadıkları için umutsuzluğa kapılıp karanlık düşünçelere yöneliyor. İntihar oranlarının artışı, toplumsal bir trajediye işaret ediyo.

Hayal kurmak, artık lüks haline gelldi. Çünkü gercekler hayellerin önüne duvar örüyor. "Bir gün basarılı olacağım" diyerek yola çıkan gençler, adaletsiz sistemle yüzleşince hayallerinden vazgeçmek zorunda kalıyor. Artık başarri, adaletsizliğe direnebilenlerin lüksü haline geldi. Çaba, ancak sistemin izin verdiği ölçüde anlam kazannıyor. Sistem adaletsiz olduğu sürece çaba anlamsızlaşıyor. Adil olmayan bir düzende, motivasyon yok ediliyor. Umutsuzluk, çaresizlik ve tükenmişlik hissi, toplumun birçok kesimini esir almış durumda.

Gençler artık ülkelerinde gelecek göremiyor. Türkiye'de kalıp adaletsizlikle mücadele etmek yerien, başka ülkelerde daha iyi şartlarda yaşamanın yollarını arıyorlar. Çünkü Türkiye'de genç olmak, umutsuzluk ve belirsizklik demek. Hayellerin karşılığı adaletsizlik olunca, çözümü başka diyarlarda arıyorlar.

Bu düzen değişmediği sürece adaletin, umudun ve başarının adı bile olmayacak. Bu yüzden çözüm, bireysel çabadan öte, sistemsel dönüşümle mümkün. Mülakatların kaldırılması, adil fırsatların yaratılması, torpil sistemlerinin yok edilmesi, asgari ücretin insanca yaşam düzeyine çekilmesi, psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve adaletli yönetim anlayışının benimsenmesi kaçınılmazdır. Gerçekler acıdır ama değişim acıya bakarak başlar. Artık gerçeklerle yüzleşmenin ve çözüm aramanın zamanı.

Türkiye'deki adaletsizliklerin çözümü için siz ne düşünüyorsunuz?
Adaletsizliğin daha fazla can yakmaması için hangi adımlar atılmalı?
Hayellerimizi gerçeklerle nasıl buluşturabiliriz?
Görüşlerinizi paylaşın!


Bu kadar yazmama gerek varmıydı bilmiyorum fakat tek kelime ile anlatabilirim "Hemşehri Düzeni Bitmeli" hemşehrilerini hükümetin başına getirmeye çalışan bir kitle var bu kitle Türkiye'ye en büyük kötülüğü yapmış kitledir.

Ayrıca yukarıda yazdıklarımın hepsi hayaldi gerçek oldu.
 
Son düzenleme:
Ben ailesel meselelerden dolayı ülkeyi ilgilendiren veya ekonimik meselelere kafa patlatamıyorum. Ama adaletsizlik konusunda bir kaç şey yazmak istiyorum: 2016 Ortaöğretim KPSS sınavında 92,03 puan almıştım. 4 milyona yakın kişi arasında 1580. oldum. Arabayla hiç ilgim alakam olmamasına rağmen boğazımdan kıstım, atanma şansımı artırmak için ehliyet aldım. Halkeğitimden kalorifercilik belgesi aldım. 2 sene içinde 9 tane memurluk mülakatına girdim. Türkiyenin yarısını gezdim neredeyse. 4 Merkezi atamanın 4'üne de yer seçmeden tercih yaptım. Sonuç olarak sınavdan 2 sene 5 ay sonra hizmetli oldum ki o da mülakat ile. Benim başvurabileceğim kadrolar arasında 2 sene içerisinde 200 kişiyi merkezi atama ile yani KPSS puanıyla aldılar onbinlerce kişiyi ise mülakat ile. Sonra 5 seneye yakın çalıştıktan sonra istifa edip Japonya'ya gittim. Japonya'dan geldiğime bin değil milyon pişmanım ama bu ülkenin durumundan daha çok benim ailesel durumumdan ötürü. Hastalandığım için dönmüştüm. Dönmemin üstünden 1 ay geçmeden ailem sağolsun keşke Japonya'da geberip gitseydim de baba evimde bu hayvandan daha aşağılık muameleyi görmeseydim der oldum. Memurluktan istifa ettiğime de pişman değilim. Mühendislik mezunu olmama rağmen beni ömür billah görevde yükseltmezlerdi. Bundan sonrasını yazdım yazdım sildim (Hukuki olarak bağlayıcı olabileceği için) Ama kısaca şunu söylemeliyim ki bir kısım memur özel sektörde çalışır gibi harıl harıl çalışıyor. Bir kısım memur ise çay içip muhabbet etmek için iş yerine geliyor desek yeridir. Yaptıkları işler de göstermelik ve neredeyse hiç bir şey yapmamalarına rağmen her zaman işin çokluğundan yakınıyorlar. Ayrıca benim kurumum uzun süredir görevde yükselme sınavı açmıyordu. Çünkü en son açtıklarında görevde yükselenlerin neredeyse hepsi yazılı sınavdan düşük not alıp da mülakat notuna 100 verilerek yükseltilmiş. Ve bu yüzden personel tarafından çok fazla dava açılmış kuruma. Bir rivayete göre dava açıyorsunuz diyerek 3 seneyi aşmayacak şekilde görevde yükseltme sınavı yapmaları gerekiyorken 10 seneyi aşmasına rağmen sınavı yapmıyorlardı. Yani halk içerisinde söylendiği gibi memurluğun bir ucun tutunca gerisinin geleceği kısmı namuslu vatandaşlar için geçerli değil. Bu sene A grubundan KPSS'ye girip uzman yardımcılığı alımlarına başvurmayı düşünüyorum. Ama daha KPSS sınavında bile sağlık durumum yüzünden dayanabileceğimden şüpheliyim. En son girdiğim sınavda baş dönmesi, mide bulantısı yüzünden sonuna kadar dayanamamıştım. Şu an çok fazla stres ve kaygı içindeyim bu da iyileşmemi imkansız hale getiriyor. Stresimin de kaygımın da en temel nedeni ailesel meseleler. Ülkenin durumu da tuzu biberi oluyor. KPSS'ye gir yüksek puan al. Kurumların sınav ilanı açmasını bekle. Kurumların yazılı sınavlarında %40 içerisine gir. Mülakatlara gir. Hepsini geç de memur ol. Her şeyi geçerim de mülakat işi tam bir soru işareti. O kadar girdiğim mülakatlarda şunu gözlemledim: Sordukları sorulara verdiğin cevap önemli değil. Ya torpile bakıyorlar ya da nasıl cevap verdiğine. Yani üslubuna. Eğer efendi isen ve işe ihtiyacın olduğunu anlarlarsa insaflı birilerine gelmişseniz şansınız oluyor. Yoksa doğru cevap vermişsiniz yanlış cevap vermişsiniz çok da baktıklarını sanmıyorum. Çünkü çok zor sorulara (Türkiye'de cevaplayabilecek 100 kişinin bile olmadığı sorulara) doğru cevap verip elendiğim. Sorulara yanlış cevap vermeme rağmen yedek olduğum mülakat deneyimlerim oldu. Ayrıca bir çok defa zaman kazanmak için dört beş kişiyi aynı anda mülakat yaptıklarına da denk geldim. Hızlı hızlı soruları sorup geçiyorlardı.

Ayrıca 3 sene önce bir Yüksek Lisans mülakatına girmiştim. ALES puanı, diploma notu filan en yüksek kişilerdenim. Ama mülakatta sordukları soruların hepsine doğru cevap vermeme rağmen mülakat puanımı 20 verip 20 kişiyi önüme geçirmişlerdi. Eğitim alanında da YKS sınavı kalkarsa ne olacağının göstergesi olarak aklınızın bir kenarında dursun benim uğradığım bu haksızlık.
 
Türkiye ve dengi ülkelerde eğitim sadece hayatta nasıl kalınır seviyesinde mesela ilkokula giden çocukları eğitimleri alfabe ve çarpım tablosu gibi iken bu Japonya'da yemek nasıl yapılır bulaşık nasıl yıkanır ya da örgü nasıl örülür. Gel gelelim ilk okul ve diğer üst sınıf okullarda disiplin ve ahlak öğretmek yerine sınırlı bilgi gerçek hayatta az rastlanan eğitimler ve sadece teoride kalırlar. Bu böyle olursa tabiki üniversite okuyan çoban olur tabiri caizse amele olur. Meslek liseleri örneğin gelişmiş ülkelerde eğitim işyerlerinde verilir ve aynı zamanda mezun olunca hayatını orada idame ettirirler. Türkiye ve dengi ülkelerde teorik dersler verilir üniversite sınavları zamanında staja gidersin o da bulabilirsen. Staja mı odaklanacaksin üniversite mı? Hele ekonomi boyutuna girmek istemiyorum. Siz anlamışsınız zaten F.ck the system.
 
Bence sadece %20 gelir vergisi alınmalı ve vergi daireleri kapatılmalı. Kamu çalışanlarından asker, polis, öğretmen dışındaki tüm çalışanların 10 kişinden 9'u işten çıkarılmalı. Belediyelerin merkezi bütçeleri %80 azaltılmalı. Birazda kamu kurumları ek iş yapıp kazansın. Kapağı attık yatıyoruz modundan çıksınlar.

Devlet bize köstek olmasa yeter aslında destek isteme noktasına daha çok var. 10 asgari üzretlinin vergisi bir memuru ödüyorsa para basmadan bu düzen sürdürülemez. Para basarak da kısır bir döngünün içerisindeyiz. İhaleler bütçe dahilinde mecliste onaylanmalı. Rüşvet konusunda işe yarar kanunlar olmalı, sıkı denetim yapılmalı ve cezası caydırıcı olmalı. Ceza almaları mağdur ettiklerinin derdini çözmez ama tazminat isteyebilmeliler.
 
Bence sadece %20 gelir vergisi alınmalı ve vergi daireleri kapatılmalı. Kamu çalışanlarından asker, polis, öğretmen dışındaki tüm çalışanların 10 kişinden 9'u işten çıkarılmalı. Belediyelerin merkezi bütçeleri %80 azaltılmalı. Birazda kamu kurumları ek iş yapıp kazansın. Kapağı attık yatıyoruz modundan çıksınlar.

Devlet bize köstek olmasa yeter aslında destek isteme noktasına daha çok var. 10 asgari üzretlinin vergisi bir memuru ödüyorsa para basmadan bu düzen sürdürülemez. Para basarak da kısır bir döngünün içerisindeyiz. İhaleler bütçe dahilinde mecliste onaylanmalı. Rüşvet konusunda işe yarar kanunlar olmalı, sıkı denetim yapılmalı ve cezası caydırıcı olmalı. Ceza almaları mağdur ettiklerinin derdini çözmez ama tazminat isteyebilmeliler.
birbirlerini yemekten bunları göremiyor ve düşünemiyorlar. aslında hepsi kapağı bir yere atmış işte.
 

Forum istatistikleri

Konular
14.180
Mesajlar
71.076
Kullanıcılar
7.160
Son üye
visualsclipping
Geri
Üst