Neler yeni
Kripto Para, Bitcoin, Ethereum, Cardano, Dogecoin, Shiba, Forumları, Yorumları, Teknik Analiz

Satoshiturk ailesine hoş geldin!

Burada, yatırım tavsiyesi vermeyip, hiçbir projeye para karşılığı destek çıkmadan, kripto dünyasının içinden gelen yöneticilerimizle doğru bilgiye ulaşabilirsin.

5 yıldır aksamadan yaptığımız ödemelerle güvenin adresiyiz.

Bizimle keşfet, öğren ve kripto sohbetlerine katıl. Seni aramızda görmekten mutluluk duyarız!

Köy Enstitülerinde Hangi Dersler Veriliyordu?

griposter

Uzman Çavuş
Köy Enstitüleri, öğrencileri akademik bilgilerin yanı sıra hayata da hazırlayan, onları özgür, yenilikçi ve düşünen bireyler olarak yetiştirmeye odaklanan bir eğitim kurumuydu. 1943 yılında yürürlüğe giren eğitim programı kapsamında dersler üç ana kategoride düzenlenmişti:

  1. Tarım Dersleri ve Çalışmaları: Bu kategori tarla ziraatı, bahçe ziraatı, sanayi bitkileri ziraatı, zootekni, kümes hayvancılığı, arıcılık ve ipek böcekçiliği, balıkçılık ve su ürünleri, ziraat sanatları gibi dersleri içeriyordu.
  2. Kültür Dersleri: Türkçe, tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, matematik, fizik, kimya, yabancı dil, el yazısı, resim-iş, beden eğitimi ve ulusal oyunlar, müzik, askerlik, ev idaresi ve çocuk bakımı, öğretmenlik bilgisi, zirai işletme ekonomisi, kooperatifçilik gibi dersler bu kategoride yer alıyordu.
  3. Teknik Dersler ve Çalışmaları: Köy demirciliği, dülgerliği ve yapımcılığı, kızlar için köy ev ve el sanatları gibi dersler teknik dersler kategorisinde inceleniyordu.
Eğitim sistemi, çalışma zamanının yarısını kültür derslerine, dörtte birini ziraat ders ve çalışmalarına, kalan dörtte birini ise teknik dersler ve çalışmalara ayırıyordu. İsmail Hakkı Tonguç'un "İş Okulu" eğitim sistemi, öğrencilere bilgiyi iş içinde ve iş vasıtasıyla öğretmeyi amaçlıyordu, ezbere dayalı bilgi aktarımına karşı çıkıyordu.

Köy Enstitülerinin öğrencilere sunduğu eğitim, demokrasi kültürünü içselleştiren, çağdaşlaşmayı ve toplumsal demokratikleşmeyi teşvik eden bir yapıdaydı. Öğrenciler, ders ve uygulama dışında aktif olarak kitap okuyor, kütüphaneleri yoğun bir şekilde kullanıyor, sanat ve bilim alanında çalışmalar yapıyordu. Ayrıca, teknolojik araç gereçlerin kullanımı ve geliştirilmesinde de Köy Enstitüleri öncü bir rol oynamıştı.

Bu eğitim sistemi, öğrencilerin bireysel ve toplumsal gelişimine önemli katkılarda bulunarak, birçok sanatçı, yazar ve bilim insanının yetişmesine zemin hazırlamıştır.
 
Muammer Erten – Paşam, bu Köy Enstitülerinin kapanması olayı nasıl oldu ? Siz bu kurumları çok seviyordunuz, ama sonradan siz, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’le, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u görevlerinden alıp değiştirince enstitülerin hızı kesildi, nasıl oldu bu?

İsmet İnönü – Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım, ama herkes zanneder ki Hasan Ali Yücel’i Tonguç’u isteyerek değiştirdim; Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır; aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultaylarda Enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitülerinin aleyhine döndü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı. En çok da bu konuda Köy Enstitülerinden şikayet edilenlerin başında Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç hedef alınıyordu. O sırada ordudan, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak’tan (1876 – 1950), o Genelkurmay Başkanlığından ayrılmadan önce, yoğun şikayetler başladı. Mareşal, “ Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın ? ” diye soruyordu. Mareşal bunu adeta bir mesele haline getirmişti. Köy Enstitüleri etrafında bu çok yoğunlaştı.

Şimdi sana önemli bir şey söyleyeceğim: Herkes benim zayıflığım gibi görür, ama benim gücümdür aslında; mesela ben Köy Enstitüsü fikrine inanmışımdır. İnanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür; idealizmde, felsefede bu böyledir, ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben gücüme göre gücümün var olduğu yerde, gücümü gösterebilirim. Ben dahi değilim, gücümle, tecrübemle memleket menfaatlerini en üst seviyede tutarak meselelere çözüm bulurum. Ben gücümün bittiği yerde bir politikacı, bir tecrübe sahibi bir insan olarak bir noktada, onu gelecekte tekrar uygulamak üzere bir noktada durdururum. Bu, aslında benim gücümdür. Çünkü artık gücümü kaybettiğim noktada, “Ben bu işi yürüteceğim !” diye yürüdüğüm zaman, artık tamamıyla yok olma durumu vardır; ben gücümün bittiği yerde, her şeye rağmen, yok olucu bir harekete yönelmem. Orada dururum. Zaman, benim için önemli bir faktördür; zaman içinde imkanlar gelir önüme, bir noktada bıraktığım fikrimi yeniden uygularım. Değişen zaman içinde de bana yeni fikirler gelmemiş, o fikrin doğruluğu bende bir kanaat olarak devam ediyorsa, onu yeniden uygularım. Köy Enstitüleri meselesi de böyle olmuştur.

Benim gücüm o zaman nereden geliyordu ? Partiden, Parti Meclis Grubundan, gücümü ben buradan alıyordum. Bu konuda bütün organlarda gücümü kaybetmişim. Ordunun üst kademesinde de huzursuzluk başlamış. Onun için bir süre en çok bu konuda saldırıya uğrayan, Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç’u onların da gönlünü alarak bir süre için bu şimşekleri bu olay üzerinden uzaklaştırmak istedim. Fakat sonradan demokratik hareketleri de başlatınca, olaylar öyle gelişti ki kendi cereyanında yürüdü ve bir an geldi ki artık Köy Enstitülerini, eski gücüyle, eski ruhuyla devam ettirmek olanakları benim elimden çıktı.

Kaynak: Topraktan Parlamentoya – Muammer Erten – Boyut Yayınları 2010 sayfa: 271

Kısaca birileri öyle bir dış görünüşe getirdi ki bu enstitüleri, gerçekte olmayan gerçek sanıldı ve sonunda güçlü kişilerin cephe almasıyla kapatıldı.
 
Eğitim sorunu bu ülkenin sonunu getirecek malesef. Şimdi tek sistemimiz sırf üniversite okusun diye herkesi üniversiteye hazırlamak göndermek. Beyaz yakalı işlerde elemen fazlalığı ama mavi yaka işi yapan usta kalmayacak.
 
Eğitim sorunu bu ülkenin sonunu getirecek malesef. Şimdi tek sistemimiz sırf üniversite okusun diye herkesi üniversiteye hazırlamak göndermek. Beyaz yakalı işlerde elemen fazlalığı ama mavi yaka işi yapan usta kalmayacak.
Plansız bir eğitim sistemiyle işler yürümez zaten hocam. Sürekli ıssız, vasıfsız üniversite mezunu yetiştiren bir ülke oluyoruz. Birde torpili ekledik mi, tamamdır.
 

Cüzdanınız

BNB
0.00000000

Forum istatistikleri

Konular
13,182
Mesajlar
61,236
Kullanıcılar
6,690
Son üye
argrn
Geri
Üst